İsviçre edebiyatında, son dönemin en cesur ve sıradışı kalemlerinden biri olarak kabul edilen Dorothee Elmiger’in yeni romanı “Uykuyayatanlar” aidiyet, sınırlar ve mültecilik gibi konuları diyaloglardan oluşan bir kurgu ile ele alıyor.
İsviçre edebiyatının gelecek vadeden isimlerinden biri olarak gösterilen ödüllü yazar Dorothee Elmiger’in yeni romanı “Uykuyatanlar”, Delidolu Yayınları etiketiyle yayımlandı. “Mültecilik”, “aidiyet” ve “sınır” olgularına dair yeni bir bakış getiren kitap, “Herkesin birbirini tanıdığı ve yabancılaştığı bir dünyada, ‘öteki’ olmamak ne kadar mümkün?” sorusunu yöneltiyor.
Avrupa’nın orta yerinde, farklı meslek ve geçmişlere sahip bir grup insan bir evde buluşur. Aralarında, aidiyet kavramına ilişkin, derin ve bitimsiz bir sohbet başlar. İnsanın varoluşundan bu yana konuşulan konular, kimi zaman eski bir portreye, kimi zaman güncel bir habere, kimi zamansa mahalleye yeni taşınan yabancılara gelir. Ardı sıra akıp giden cümlelerin ucu hep aynı yere dokunur: İnsanın “ait olamama” sorunu. Hiç susmadan konuşan bunca insanın, bir yere varabildiklerini kim iddia edebilir?
Adını, sanayi devriminin ilk yıllarında kırsaldan kente yoğun göç nedeniyle yaşanan evsizlik ve yersizlik olgularından alan Uykuyayatanlar, günümüzün “uyuyanlarına” yönelik politik ve sosyolojik bir çalar saat görevi üstleniyor.
“Uykuyayatanların, uyumak için öyle çok güvenli yerleri yoktu, yeniden çalışmaya hazır olabilmek adına birkaç saatliğine kiralık bir yere kıvrılıveriyorlardı. Kaçak varlıklar olarak adlandırılıyorlardı...”