İnsanın Dört Zindanı: Doğa, tarih, toplum ve insan...

Kitap Yorum
İnsanın Dört Zindanı: Doğa, tarih, toplum ve insan...

Ä°nsanın Dört Zindanı, Ä°ran'lı filozof ve sosyolog Ali Åžeriati'nin 1970 yılında bir üniversite yaptığı konuÅŸmanın metnini içeriyor. Ä°ÅŸaret Yayınlarından, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi çevirisinden okuduÄŸumuz kitap 69 sayfadan ibaret.

Ali Åžeriati’ye göre, insanın özgürlüÄŸünü kısıtlayan ve baskılayan dört zorlayıcı güç bulunmaktadır. Ä°nsanın zindanı olarak tanımlanan bu dört zorlayıcı güç; Naturalizm (DoÄŸanın gücü), Historizm (Tarihin gücü), Sosyoloji (Toplumun gücü) ve bu güçlerden en önemlisi insanın kendisi…

DoÄŸanın, tarihin, toplumsal kuralların zindanından kurtulmanın yolu bilimden ve geliÅŸmeden geçerken, aynı süreç insanı kendi zindanından kurtaramaz. Bilim adamlarının da aynı boÅŸluÄŸun ve anlamsızlığın içinde boÄŸuÅŸtuÄŸunu dile getiren Åžeriati'ye göre insan ancak aÅŸk ve inançla kendini hapsettiÄŸi zindandan kurtulabilir. “Çünkü bilimin kendisi de tutsaktır.”

Heidegger, Kierkegaard, Sartre, Gide ve Camus’u da satırlarına taşıyan Åžeriati, varoluÅŸu ve baÅŸkaldırmayı sorgularken, kurtuluÅŸu dinde buluyor.

Ali Åžeriati Kimdir:

Ä°ranlı düÅŸünür ve sosyolog 1933'te MeÅŸhed kenti yakınlarındaki Mezinan'da doÄŸdu. ÖÄŸrenimini kendi ülkesinde tamamladıktan sonra, doktora öÄŸrenimi için Fransa’ya gitti. O yıllarda konferans ve kitaplarıyla Avrupa’da Ä°slami bir topluluÄŸun oluÅŸum ve geliÅŸimine katkılarda bulundu.

Fransa’da bulunduÄŸu yıllarda, Cezayir KurtuluÅŸ Savaşı’na yazı ve konuÅŸmalarıyla destek oldu. Emperyalist güçlerin Ä°slam ülkelerine yönelik sömürü faaliyetlerine karşı çıktı ve düÅŸüncelerini bu konu üzerinde yoÄŸunlaÅŸtırdı.

Doktorasını tamamlayıp ülkesine döndüÄŸünde tutuklandı ve bundan sonraki hayatının büyük bir bölümü hapis ve sürgünde geçti. Londra’da sürgünde iken 1977'de SAVAK ajanlarınca öldürüldü 

Felsefe, sosyoloji ve dinler tarihi baÅŸta olmak üzere çeÅŸitli bilim dallarına ait çoÄŸu konuÅŸma ve konferanslarından oluÅŸan 300’e yakın eseri bulunmaktadır.

Kitaptan Alıntılar

Bir yazarın insan denen varlığı yazdığı fantezi türü kitapta,
Mars gezegenine giden bir bilginin aÄŸzından ÅŸöyle tasvir etmektedir:
Gezgin olarak yeryüzünden uzay yolculuÄŸuna çıkan bu bilgin, Merih’te inerek caddelerde dolaÅŸmakta iken bir fakültede verilecek konferans ilanını görür. Ä°landa belirtildiÄŸine göre, Merih bilginlerinden birisi yeryüzüne yaptıkları son sefer ve dünya canlıları hakkında konuÅŸacaktır. Dünyadan gelen bilgin de bu konuÅŸmaya katılır. Merih gezegeni bilginlerinden birinin kürsüye çıktığına ve ÅŸöyle konuÅŸtuÄŸuna tanık olur. Evet sonunda dünyada hayat var diyen bilginlerin görüÅŸleri doÄŸrulandı. Son araÅŸtırmalar, hayat açısından çok ileri aÅŸamada bulunan varlıkların orada var olduklarını gösterdi. Bu varlıkların bir türü “BeÅŸer” adını taşımaktadır. Sizin bu varlıklar hakkında zihninizde bir tasavvur bile olmadığı için, bu “beÅŸer”in niteliÄŸini size iyice açıklayamam elbette, ancak özet olarak söyleyebilirim ki, iki deliÄŸi dört tutamağı olan bir kırbaya benzer. BeÅŸer diye adlandırılan bu canlılar dünya üzerinde o yandan bu yana ve hiçbir benzeri olmayan biçimde hareket ederler. Bu canlılarda özel bir “birbirini öldürme” deliliÄŸi vardır. Zaman olur, birbiriyle hiç baÄŸlantısı olmayan uzak noktalardan harekete geçen ve birbirlerini hiç tanımayan bu canlılardan büyük topluluklar, bir tasarım, düzen, heyecan ve dürtü ile kuÅŸanır ve son derece modern silah ve üst düzey donanımla yola düÅŸerler, iÅŸlerini uÄŸraÅŸlarını ve ailelerini bırakırlar, karşılıklı saf baÄŸlarlar, sonra kıyasıya savaşırlar. Önce yiyecek saÄŸlamak için buna ihtiyaçları olduÄŸunu sanıyordum. Fakat sonra gördüm ki birbirlerini ÅŸaşılası çabalarla ve yığınla öldürüyorlar, ardından kalkıp kendi evlerine dönüyorlar. Sonra biri yine öne düÅŸüyor, bir topluluÄŸu diÄŸerine karşı kışkırtıyor, sonra da aynı ÅŸekilde baÅŸka bir topluluÄŸa çullanıyorlar. Kısacası “beÅŸer” adını alan canlı türünün kendine eziyet etme ve öldürme ile dolu bir tarihi var. Bütün donanımlarını birbirlerini öldürme araçları uÄŸruna harcarlar, üstelik bir birine karşı gerçekten kin duymaları da gerekmez. Sonra yine büyük çapta yığınla öldürmeler baÅŸlar. Hiçbiride öldürdüÄŸünü yemez ki hiç deÄŸilse bu sebeple birbirlerini öldürüyorlar diyelim. Besinlerini baÅŸka yollardan saÄŸlarlar. Birbiriyle boÄŸuÅŸma, vuruÅŸma, yığınla öldürmelerden ve birbirlerinin evlerini yakıp yıkmalardan sonra onları öylesine bir gurur ve böbürlenme alır ki, bunun nasıl bir ruhsal bir durum olduÄŸunu anlayamadık. Sonra destanlar düzer-koÅŸarlar. Yiyeceklerine gelince, ÅŸiddetli bir hırsla yan taraftarındaki tutamaklarla toplarlar. Fakat bu çok latif yiyecekleri, hoÅŸ kokulu ve tatlı meyveleri, yeryüzünde biten çok güzel bitki ve çiçekleri toplarlarsa da bu ÅŸekilde yemezler –bu da bu varlığın deliliklerinden biridir ki sebebini biz anlayamadık-, zahmetle topladıkları saÄŸlığa uygun yiyecekleri, et ve ürünleri eve götürür,, ateÅŸ yakar, özel kaplara doldurur, onlara, kötü renkli, keskin ve kötü tatlı baharatlar katar, kaynatırlar, yakarlar, sonra yerler. Ardından da hastalanırlar, doktordan, yediklerini midelerinden teknik araçlarla çıkarmalarını rica eder. Doktorlar bu sebeple onların toplumunda saygın ve çok kazanan kiÅŸilerdir. Bu hastalıklar, dünyadaki “beÅŸer” türünün hastalıklarıdır. Aynı zamanda çok ileri gitmiÅŸ ve yeryüzüne ileri düzeyde egemen olmuÅŸ bulunmalarına karşın, öylesine delilikleri vardır ki ÅŸimdiye kadar hiçbir hayvan bu deliliklere tutulmuÅŸ deÄŸildir.


DüÅŸünüyorum, demek ki varım. (Rene Descartes)

Duyumsuyorum, demek ki varım. (Andre Gide)

Başkaldırıyorum, demek ki varım. (Albert Camus)


Ä°nsan yaÅŸamının en büyük sorunu, bizzat ‘insan’ sorunudur. 

 

Buket Özsanat
19 Eylül 2016 Pazartesi
3701 Görüntülenme

Facebook Yorumları

Site İçi Arama
Anket Tümü
Kitap okumanıza en çok engel olan şey nedir?