“O İyi Kitaplar Olmasaydı” Emin Özdemir’in Ocak 2017 tarihli Eleştirel-Öyküsel Denemeler alt başlığı ile Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan kitabı.
Ne güzel bir isim değil mi? “O iyi kitaplar olmasaydı.”
Henüz daha sayfalarını karıştırmadığım, okumadığım halde, bir kitabın ismi içimi ısıttı. Kitap sevdalısı biri olarak, uzun uzun düşündüm bu ismin üzerinde, hayatımdaki kitapları, okuyup geçtiklerimi, iz bırakanları, öğretenleri, eğitenleri, içimi yakanları, isyan ettirenleri, bomboşluklarıyla zamanımı harcayanları… hepsi birer birer geçti gözlerimin önünden. Kitaplığıma koştum hemen, benim dünyamdaki değerlilerimi bir bir aradı gözlerim. Aldım onları, sayfalarını çevirdim, kokladım, içime çektim yaşanmışlıklarını. “O iyi kitaplar olmasaydı” dedim, “ben, ben olur muydum, bu hayatın içinde?” Bomboş kalırdım, eksik, yarım… O iyi kitaplar olmasaydı…
Hugo’nun Sefilleri, Stendal’ın Kızıl ile Kara’sı, Dostoyevski’nin Budala’sı, Suç ve Ceza’sı, Şolohov’un Don kıyılarını anlattığı tüm kitapları, Ehrenburg’un Paris Düşerken serisi ve şimdi burada ismini sayamadığım iyi, güzel, doğru bir dolu yaşanmışlık kokan kitap… Bunlar benim kitaplarım ve benim hayatım.
Bir de Emin Özdemir’in kitapları var. Sevgiyle anlattığı, içinde güzellikleri, acıları bulduğu onun kitapları… Onları anlatmış Emin Özdemir. Bir yandan onlardaki doğruyu, kaliteyi, gerçek hayatı anlatırken, diğer yandan çok satanlara giren kitapların içi boşluğundan bahsetmiş. Gereksiz tanımlamalarından, insana değer vermeyen yanlarından dem vurmuş. Ama en çok da o iyi kitaplardan bahsetmiş.
Okumadığım yazarlar eklendi kitap listeme Emin Özdemir sayesinde, tanımadığım kitaplarla tanıştım. Bazı kitaplara olan bağlılığını öylesine içten anlatmış ki, mutlaka okumalıyım bu kitabı dedim. En azından benim de kendime ait düşüncelerim olmalı bu kitaba dair. Sonra sevdiğim yazarları anlatmış, Kafka’yı, Orhan Kemal’i, Aziz Nesin’i, Yaşar Kemal’i, Saramago’yu.
"Okumanın Gizemli Gücü" başlığı altında eleştirilerini sıralamış iyi – kötü kitap örnekleriyle. Aynı yolda kesişmiş duygularımız. İnsanı insana anlatmak, insan için anlatmak, insana iyiyi, güzeli aktarmak için yol almak…
Şiirden, öyküden, romandan bahsederken, kendi okur dünyasını da gözler önüne sermiş. Ne güzel şey okumak dedirtmiş okuyucuya, ne anlamlı şey bir kitabın içinde kaybolup gitmek ve ne muazzam bir duygu ortak olmak yaşananlara.
Çok mu övdüm kitabı ve yazarı? Aslında kitaptan çok kendi kitap sevdamın içinde yol aldım ben okurken. Her satırda kendi okurluğumu eleştirip, kendi kitaplarıma sığındım. Kitap dünyamı anlatabilecek bir kitap yazma sevdasıyla dolup taştı içim. Keşke, dedim. Keşke ben de anlatabilsem hayatımda iz bırakan kitaplarımı, kahramanlarımı Emin Özdemir’in anlattığı gibi.
Buket Özsanat