İktidarda Bir Kara Koyun

Kitap Yorum
İktidarda Bir Kara Koyun

Andrés Danza ile Ernesto Tulbovitz’in birlikte kaleme aldığı, Ali Tuncer çevirisiyle Tekin Yayınevinden çıkan “İktidarda Bir Kara Koyun Saraysız Başkan: José Mujica”, Güney Amerika’da küçük bir ülke olan Uruguay’ın sıra dışı başkanının hayatını okuyucuyla buluşturuyor.

José Alberto Mujica Cordano, namı diğer Pepe, 15 yıl süren mahkûmiyet hayatında işkencelere maruz kalan,  tek kişilik hücrede tutulan ve 1985'te Uruguay'ın demokrasiye dönmesinden sonra çıkarılan bir genel afla özgürlüğüne kavuşan eski bir Tupamaro gerillası. Tarım ve Hayvancılık Bakanı olarak görev yaptığı dönemde her ne kadar başarılı işlere imza atmış olsa da, başkan olacağına kendisi de dahil hiç kimsenin ihtimal vermediği halde seçimlerde kazanan benzersiz bir başkan.

Kendini “başka bir kuyunun kurbağası” olarak tanımlayan ve  “Düşündüğün gibi yaşamalısın. Aksi takdirde yaşadığın gibi düşünmeye başlarsın.”  diyen Pepe’nin, başkanlığının ilk günlerinden itibaren attığı her adım sözlerini doğrulayan nitelikte. Kravat takmayan, oturduğu evi ve kullandığı arabayı değiştirmeyen, evinde yemekler, konserveler yapan, bulaşık yıkayan, her türlü protokol kuralını hiçe sayan, korumalardan kaçan, eşiyle ve köpeğiyle sade bir hayat süren, maaşının büyük bölümünü bağışlayan Mujika, kendi yaşantısının insanlara tuhaf gelmesini şaşkınlıkla karşılıyor. Çünkü ona göre, o olması gerekenden fazlasını yapmıyor hayatın içinde.

Asıl fakir olanlar paralarının arkasında ona mahkûm yaşayanlardır.

Herşeyin parayla ölçüldüğü dünyada, “en fakir başkan” olarak tanımlanmasını da doğru bulmuyor Mujika;

“Ben fakir değilim. Tutumluyum. Yoksulluğu değil, ölçülü olmayı ve ağır olmayan bavullarla yürümeyi seviyorum.”

“Ne fakir, ne de başka bir şeyim. Asıl fakir olanlar paralarının arkasında ona mahkûm yaşayanlardır.”

Nasıl görünüyorsa öyle olan, nasıl arzuluyorsa öyle yaşayan, özgürlüğüne düşkün, insan olmanın bütün gereklerini üzerinde toplamış, özgürlük ve demokrasi düşüncelerini soyut olarak değil, somut olarak yaşamına yerleştiren, rahat bir yaşam sürebilmek için gerektiği kadar çalışmak ama özellikle her şeyden önce yaşamak gerektiğini vurgulayan biri o.

İnsanoğlunun kibri korkunç

İnsanlığı evriminin sonuna gelmiş olarak görüyor. İnsanlığın dönüştüğü şeyin, insanlığı yıkıma götürdüğünü, sonunu hızlandırdığını, uçuruma sürüklediğini ve bunu kimsenin idrak edemediğini belirtiyor birçok konuşmasında. Gezegende küçücük bir yer kaplayan insanoğlunun kibrinin korkunçluğuna da anlam veremiyor.  

İnsanı merkeze koyan bir “insan biçimci” vizyon var. Hayata tüm gezegen çapında öncelik verilir ve analiz edilirse, insanoğlu küçücük ve önemsiz kalır.

İnsanın insan tarafından sömürüldüğü işletme modellerine karşı olan Mujika’nın, inatçı ve burnunun dikine giden bir yapısı da var. Ancak o düşüncelerinden ödün vermiyor ve insanların daha iyi yaşaması için mücadele etmesi gerektiğini, ideallerini uğruna savaştığını, “insanların, aynı fikirde olmadıkları halde, idealleri uğruna hayatını ortaya koymuş bir kişiye saygı” duyduklarını söylüyor.  

Düşünmek için bir saniye bile ara vermeyen, en gereksiz şeyleri çoğaltan ve en önemli şeylere daha az değer veren bir dünyanın içinde yaşadığımızı belirtirken,  her gün cep telefonu değiştirmenin, bir seneden az ömrü olan ev aletleri kullanmanın gereksizliğinden dem vuruyor ve kazanca anlam katmak gerektiğini savunuyor.

Yapıcı olmaktan çok yıkıcılar

Sosyal Ağlar ile ilgili de sıkıntıları var Mujika’nın. Sosyal ağlar Mujikaya göre gerçek bir kültür alışverişinin önünü tıkadığı gibi, anlamsız hareketlerin ve birkaç saatlik yalancı kahramanların ortaya çıkmasına ön ayak oluyor. Facebook ve Twitter ise ona göre “yapıcı olmaktan çok yıkıcı”. Sanal iletişim ağıyla ilgili en büyük sıkıntısı  “Yönü ve alanı belirsiz bu bilgi akışını kimin düzenleyecek olduğu”.

Ne kadar az şey ile mutlu olunabileceğini zindanlarda öğrendim.

“Nefret yıkıcıdır; kazandırmaz. ” diyen Mujika’nın hayatını sevgi yönlendiriyor. Doğayı, hayvanları daha doğrusu yaşayan her şeyi seven biri o. Kitaplar da onun için vazgeçilmezler arasında. Okuma sevgisini, siyaset tutkusunu, yaşamın küçük ayrıntılarından keyif almayı, toprağa ve toprağı işlemeye olan sevdasını annesine borçlu olduğunu söylüyor.

Ne kadar az şey ile mutlu olunabileceğini zindanlarda öğrendiğini belirten Mujika az ile mutlu olmayı başaramayanın, herşeye sahip olsa da mutlu olamayacağını savunuyor.

“Benim için hayvanlar vazgeçilmez. Onları sevmeyi öğrenmek lazım, çünkü onlar bu hayatı paylaştığımız arkadaşlarımız aynı zamanda. “

“Harika bir dünyada yaşıyoruz ama bunu olması gerektiğince kavrayamıyoruz. Bazen düşünüyorum da insanoğlu hemen yanı başında duran güzelliklerin farkına varmıyor ve geçip gidiyor. Bundan dolayı,insanın gözünü açacak her şey çok önemli ve vazgeçilmezdir. Bu biraz ızdırap verse de, seni daha canlı yapar. Ufkunu ne kadar genişletirsen, karanlığın da o kadar büyüdüğünü görürsün. Bilgin ne kadar artarsa beynini kemiren kurtçuklar o kadar fazla olur. Hayatın güzelliği de böyledir: derinlerde yer alır ve çoğu zaman kavranılması güçtür.”

“En yararlı kitaplar, seni düşündürmeyi hedefleyen ve ömür boyu unutamadıklarındır. Okumanın rolü de budur. Daha iyi ve yeni hayatların farkına varılmasını sağlamaktır.”

İktidarda Bir Kara Koyun Saraysız Başkan: José Mujica”, Mujika’nın yaşamının bir çok noktasına ışık tutuyor. Diğer devlet başkanları hakkındaki düşünceleri, siyasi kimliği, eşiyle olan ilişkisi, hayattan beklentileri, hayalleri…

Yapabildiği ölçüde protokollerden, seremonilerden kaçan Mujika’nın eğlenceli anıları da var kitapta;

“İsveç ziyaretinde, kral için yanında götürdüğü hediyeyi sarayın ana salonundaki masanın üstünde unutunca sinematografik bir operasyona neden oldu. Mujica, İsveç Kralı ile kısa bir görüşme yaptıktan sonra hediyeyi takdim etmeden oradan ayrılmıştı. Tipik bir Mujica gayriresmiliği, bu ülkenin bomba imha uzmanlarını hareketlendirmeye yetmişti. Onlarca polis ve uzman gönderildi ve sarayın etrafını çevrelediler, şüpheli paketi açarak etkisiz hale getirmekle görevli robotlarla içeri girdiler. Şüpheli paketin içinden çıkanın ‘Uruguay’ ismi işlemeli bir ametist taş olduğunu anladıklarında gerilim gülüşmelerle sonlandı.”

Tekin Yayınevinin ülkemize kazandırdığı  “İktidarda Bir Kara Koyun Saraysız Başkan: José Mujica”, Gerek yazılı, gerek görsel basından takip ettiğimiz Pepe hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyenler için bir çırpıda okunabilecek, eşsiz bir kaynak. 

Buket Özsanat
13 Haziran 2016 Pazartesi
1412 Görüntülenme

Facebook Yorumları

Site İçi Arama
Anket Tümü
Kitap okumanıza en çok engel olan şey nedir?