İnsanın insan olma yolundaki savaşı: Ademden Önce

Kitap Yorum
İnsanın insan olma yolundaki savaşı: Ademden Önce

Kitabın ilk tefrikası basıldıktan sonra, benzer bir konuyu işleyen başka bir yazarın varlığından dolayı hırsızlıkla suçlanan London, kitabı sadece Darwin ve Spencer’dan etkilenerek yazdığını ve bir konunun farklı kitaplarda defalarca işlenmesinin hırsızlık olarak nitelendirilemeyeceğini söyler. Bu mantık çerçevesinde; biri gün batımını tasvir ettiğinde bir başkasının gün batımını tasvir etme hakkının olmayacağını ya da Amerika’da ki iç savaşı anlatan bir kitap basıldığında, bir daha bu konuyu işleyen bir kitabın basılmaması gerektiğini belirtir. Ayrıca önemli olanın işlenen konu değil, asıl önemli olanın o konu işlenirken ortaya konulan düşünce biçimi, anlatım tarzı ve bakış açısı olduğunu vurgular.

Jack London’un da tanımladığı gibi “Gelmiş geçmiş en ilkel öykü bu”. 

Kitap, ilkel yaşamda insanımsı maymunların, birbirleriyle iletişimlerini, kabileler arası savaşları, aile kavramını, yaşam mücadelelerini, hayatta kalabilmek için üretmek zorunda oldukları çözümler ve benzeri bir çok koyuyu barındırıyor içinde. 
Üç farklı evrim sürecini, aynı anda okuyucuyla buluşturuyor Jack London.  

Orman adamları, Mağara adamları ve Ateş adamları… 

Tek dertleri, karınlarını doyurmak, güvenle uyuyabilmek ve vahşi ortamda canlarını kurtarabilmek. Yavaş yavaş düşünmeyi öğrenebilen ancak iletişime geçmeyi henüz beceremeyen, düşüncelerini aktaramayan, birbirlerini taklit ederek amaçlarına ulaşmaya çalışan topluluklar. 

Ölümlerin, yaralanmaların, aç kalmaların dahi neşelerini kaybettirmediği, herşeyin doğal olduğu, kısıtlanmaların olmadığı özgür ancak en güçlülerin hayata tutunabildiği, güçsüzlerin elendiği evrimleşmenin ve insanın insan olma yolundaki savaşının en kısa ve en yalın öyküsü…

Ademden Önce | Alıntılar

Aslında bütün olaylar içgüdüden daha fazla açıklanabilir değil. İç güdü ise soyaçekim ipliklerinden tezgahlanmış bir alışkanlıktan başka bir şey değil. Sizin, benim ve tüm insanların tanıdığı şu meşhur “düşme” rüyasında, toprağa hiçbir zaman değmediğimize dikkati çekerim. Çünkü toprağa değmek ölümle eş anlamlı olacaktı. Oysa ki düşüşün sonuna ulaşan ağaç adamları atalarımız ise toprağa değer değmez ölüyorlardı. Sarsıntının, düşünme hücrelerine ulaştığı gerçek, ama atalarımız birdenbire ölüyorlar ve bu şok bir sonraki nesle iletmeye vakit bulamıyorlardı. Siz ve ben yerde paramparça olmayan şanslı ataların sülalesindeniz. İşte bu nedenle her zaman yarı yolda kalıyoruz.

 

Buket Özsanat
18 Şubat 2016 Perşembe
1337 Görüntülenme

Facebook Yorumları

Site İçi Arama
Etiketler
Anket Tümü
Kitap okumanıza en çok engel olan şey nedir?