Anne Frank’ın Hatıra Defteri

Ayın Kitabı
Anne Frank’ın Hatıra Defteri

"Hatıra defteri tutmak benim gibi biri için tuhaf bir duygu. Yalnızca daha önce hiç yazmadığımdan deÄŸil. İleride ben de dahil olmak üzere hiç kimse on üç yaşında bir kızın içinden geçenleri ilgilendirmeyecekmiÅŸ gibi geliyor. Ama aslında bunun hiçbir önemi yok, ben yazmak ve daha da önemlisi kalbimden geçen bir sürü ÅŸeyi ortaya dökmek istiyorum"

Dur durak bilmeden yazıyor Anne Frank, kalbinden geçen her ÅŸeyi kağıtlara döküyor, sevgili Kitty’siyle paylaşıyor duygularını, düÅŸüncelerini ve 60 dile çevrilen, çok satanlar listesine giren bir kitaba imza atıyor farkında olmadan.

Henüz hayatının başında, güzeller güzeli, küçücük bir kız çocuÄŸu Anne Frank. Kitabın kapağına basılmış resminden gülümsüyor bizlere, en masum, en temiz haliyle.

Hikayesini bilip, hayallerini, düÅŸüncelerini, duygularını okuduktan sonra o yüze hüzünlenmeden bakmak mümkün deÄŸil.

Banka görevlisi olan Otto Frank’ın iÅŸlerinin kötüye gitmesi sonucu 1933 yılında Hollanda’ya yerleÅŸen Frank ailesi, Hitler’in Hollanda’ya girmesiyle burada da huzur bulamaz ve 1941 yılında SS’lerin eline geçmemek için Otto Frank'ın ofis binasında bulunan gizli bölmede saklanmaya baÅŸlarlar ve ofiste çalışanların yardımıyla tutunurlar hayata. Kimi gün açlıkla savaşırlar, kimi gün yakalanma korkusuyla. Anne’nin Arka Ev olarak tanımladığı evde, Frank ailesi dışında kalanlar da vardır. Van Pels ailesi ve Albert Dussel (Fritz Pfeffer) ile birlikte 8 kiÅŸi aynı evde aynı kaderi paylaşır yıllarca.

Anne Frank

Anne Frank'ın günlüklerinde "Arka Ev" diye bahsettiÄŸi saklandıkları ev ve gizli bölme. 

Anne Frank

“1940 Mayıs'ından sonra iyi günler tepetaklak oldu: Önce savaÅŸ, ardından teslimiyet, Almanların egemenliÄŸi ve biz Yahudiler için sıkıntılar baÅŸladı. Yahudi kanunları birbirini izledi ve özgürlüÄŸümüz epey kısıtlandı. Yahudiler Davut yıldızı taşımak zorundadırlar, Yahudiler bisikletlerini teslim etmeliler, Yahudiler tramvaya binemezler, Yahudiler -özel dahi olsa- bir arabaya binemezler, Yahudiler sadece üç ile beÅŸ  arasında alışveriÅŸ yapabilirler, Yahudiler sadece Yahudi bir berbere gidebilirler, Yahudiler akÅŸam sekizden sabah altıya kadar sokaÄŸa çıkamazlar. Yahudiler tiyatro, sinema ve diÄŸer eÄŸlence yerlerinde duramazlar, Yahudiler yüzme havuzuna, hatta teniz kortuna, hokey ve diÄŸer spor alanlarına gidemezler. Yahudiler kürek çekemezler, Yahudiler halka açık yerlerde spor yapamazlar, Yahudiler akÅŸam sekizden sonra tanıdıklarıyla bile bahçelerinde oturamazlar, Yahudiler Hıristiyanların evine giremezler, Yahudiler Yahudi okullarına gitmek zorundalar.”

Hiç arkadaşı olmadığı ve duygularını konuÅŸarak ifade edemediÄŸi için tutmaya baÅŸladığı günlüÄŸüne, yazar olabilme hayaliyle devam eden Anne’nin yazdıkları, hayata bakışı ve düÅŸünceleri yetiÅŸkinlere(!) ders veren nitelikte.  

O dış dünyadan soyutlanmış, duvarların arasında sürdürülen bir yaÅŸamda, insan olmaya ve insan kalmaya çalışan, sürekli dışardakileri, diÄŸerlerini düÅŸünen bir çocuk. Küçücük bedeni, kocaman yüreÄŸiyle, güldüÄŸü zaman neÅŸeli olmasından dolayı utanç duyacak ve kendilerine yardım edenlerin baÅŸlarının belaya girebileceÄŸini düÅŸündüÄŸünde yokolmayı isteyecek kadar duyarlı.

“Yahudiler deyince, dün perde arasından sanki mucize gibi iki Yahudi gördüm. Tuhaf bir duyguydu, sanki onlara ihanet etmiÅŸim de ÅŸimdi gizlice onların talihsizliklerini gözlüyormuÅŸum gibi.”

“Kendime tekrar tekrar ÅŸu soruyu soruyorum, saklanmasaydık, ÅŸimdi ölmüÅŸ olsaydık ve bütün bu sıkıntıları yaÅŸamak zorunda kalmasaydık, her ÅŸeyden önce de bize yardım edenlere bunları yaÅŸatmasaydık, hepimiz için daha iyi olmaz mıydı?”

Anne günlüÄŸünde, kendi hissettikleri dışında, Arka Ev sakinlerinin, günlük yaÅŸamlarına, kavgalarına, korkularına da yer veriyor, tek tek tanıtıyor bize arka ev sakinlerini ve onlarla yaÅŸadığı çatışmaları.

Bazen dünyayı, savaşı, insanları sorguluyor yazdıklarıyla, bazen aÅŸkı, sevgiyi, bazen de çocukça kaprislerini, kendi kendiyle kavgalarını, özeleÅŸtirilerini, ukalalıklarını paylaşıyor insanlardan daha sabırlı olduÄŸunu düÅŸündüÄŸü dert ortağıyla.

Hedefleri var onun, içinde bulunduÄŸu koÅŸullarda dahi sönmeyen hayalleri…  BoÅŸa yaÅŸanmış bir hayatı deÄŸil, güçlü olduÄŸu, düÅŸüncelerini rahatça ifade edebildiÄŸi, dolu dolu geçen, iz bırakan bir hayatı yaÅŸamayı düÅŸlüyor.

Zaman zaman umudunu yitirse de, bu korkunç savaşın son bulacağı ve “Yahudi” olarak deÄŸil, “insan” olarak anılacakları günleri bekliyor. Bisiklete binmek, dans etmek, ıslık çalmak, dünyayı seyretmek istiyor. Özgür olmak, özgürce nefes alabilmek istiyor.

Tek bir isteÄŸi gerçekleÅŸiyor Anne Frank’ın; yazar olup iz bırakıyor hayatın içinde. YaÅŸasaydı, yaÅŸatsalardı çok daha güzel ÅŸeyler katabilirdi bu dünyaya…

13 yaşındaki bir kız çocuÄŸunun dünyasının kapılarını bizlere açan bu kitap büyük küçük herkes tarafından okunmalı, okutulmalı. 
Anne Frank

Anne Frank

Åžu an müze olarak ziyarete açık olan evde Anne Frank'ın günlüÄŸünün orijinali de sergileniyor.
 
Anne Frank

Åžuan müze olarak kullanılan Arka Ev'in web sitesi üzerinden 3 boyutlu görüntüsünü hazırlamışlar. Online ziyaret etmek isteyenler www.annefrank.org adresinden 3 boyutlu gezintiye katılabilirler. 

Kitabın ayrıca sinema versiyonu da mevcut. 1959, USA yapımı olan, yönetmenliÄŸini George Stevens'in yaptığı filmin baÅŸrollerini Joseph Schildkraut, Millie Perkins, Shelley Winters paylaşıyor. 



Kitaptan alıntılara buraya tıklayarak ulaÅŸabilirsiniz. 

Buket Özsanat
13 AÄŸustos 2016 Cumartesi
2435 Görüntülenme

Facebook Yorumları

Site İçi Arama
Anket Tümü
Kitap okumanıza en çok engel olan şey nedir?