Durup dururken bir şeyler takılır kafamıza. Üstünden zaman geçmiş bir olayı düşünmeye başlarız.
Durup dururken rüyalar görürüz uykularımızda, uyanır hayra yorarız.
Durup dururken hiçbir şey olmaz aslında, işimize geldiğinden biz öyle yorumlarız.
Hafızamızın işgüzarlığından, üstünde hiç durmadığımız, vakit ayırmadığımız, türlü nedenlerle uzaklaştırdığımız yaşanmışlıklar gelir gözümüzün önüne, yararlı-yararsız.
Takılır gideriz bir zaman boşluğunda. Kah sıkıntı verir, kah gülümseme, kah heyecan.
Olmasaydı dediğimiz, keşkelendiğimiz anlarımız çoktur elbet. Olmalıydı diye kesin tavır takındıklarımızın yanında.
Tartışırız benliğimizde, kıyasıya bir iç kavga.
Pişmanlığa dönüşür bazen, bazen geçmişte kaldı der geçiştiririz. Bazen de saplanıp kalırız ana.
Hayıflandığımız, söyleyemediğimiz o kadar çok şey vardır ki oysa.
Hesaplar yaparız bugün olsaydı nasıl davranırdım diye.
Niçinler ve nedenler boğazlıyormuş gibi yapışır yakamıza.
Böylesi anları yaşarız nihayet birer birer, itiraf edemediğimiz, hiçbir zaman hiç kimseye söyleyemediğimiz.
Hepimiz işte bundan ötürü sözün bittiği yerdeyiz.
Hayri Yücel