Sadık Usta’nın kaleme aldığı Fıçılarda Yaşamak, Librum Kitap etiketiyle geçtiğimiz Mart ayında raflarda yerini alan yeni bir kitap. İsmini, Tükenmişlik Sendromuyla başlayıp, Yabancılaşma Sendromuna yol alan ve ardından da Diyojen’e bağlanan aynı isimli yazıdan alan Fıçılarda Yaşamak, “Sıradışı Devrimci Hayatlar”a yelken açan yirmi üç yazıyı barındırıyor içinde.
Diyojen ve Fıçısı
MÖ 412-323 yıllarında yaşamış olan ünlü düşünür Diyojen, medeniyetin sağladığı tüm olanakları hiçe sayar. Özgür olmanın tek yolunun, etrafımıza kendi ellerimizle ördüğümüz zincirlerimizden kurtulmak olduğunu savunur ve insanları esir aldığını düşündüğü her şeyden vazgeçer. Açgözlülük, hırs, para, eşyalar… Üzerini kapatacak bir bez parçası, yaşamasına yetecek kadar yemek, su ve içinde barınabileceği bir fıçı. Mutlu ve özgür olmak bu kadar basittir ona göre.
Günümüzde yaşanan tüketim çılgınlığı gözlemlendiğinde Diyojen’e hak vermemek mümkün değil. Her bahar temizliğinde çöpe giden kıyafetler, ayakkabılar, son kullanma tarihleri geçtiği ya da bozuldukları için atılan yiyecekler, evlerimize doldurduğumuz ihtiyaç unsuru olmayan ve çoğu zaman hiç bir işe yaramayan eşyalar, kullanılabilir durumda oldukları halde, sadece daha yenisi çıktığı için alınan elektronik cihazlar vb… Kendi ellerimizle boğduğumuz bir yaşam.
Aklın ve Bilgeliğin Saklandıkları İnlerinden Çıkma Zamanı
Bilgelik, uzun bir aradan sonra güzel kızı Akıl’ın elinden tutmuş ve kendilerini kapattıkları o kör kuyudan çıkmış, “Bakalım insanlık ne alemde” demiş. “Eğer varsa insanlığın bize ihtiyacı, girelim o zaman ruhlarına, canlandıralım umutları ve geliştirelim zihinleri ve yaratıcılıkları… Yok, ama eğer bize ihtiyaç duymaz ve yeniden kovarlarsa her yerden, o zaman biz de yeniden döneriz her zamanki inimize” demiş…
Kitabının Sunuş yazısına Voltaire’nin akıl ve bilgelik ile ilgili benzetmesiyle başlıyor Sadık Usta ve bu sıralar ülkemizde yeniden bilgeliğe, sağduyuya ve akla ihtiyaç olduğunu ve bunların ortaya çıkmasının tam zamanı olduğunu dile getiriyor.
Sıradışı Devrimci Hayatlar
Bu kitapta kimler var;
Bir şafak vakti kocalarının kıyafetlerini giyen, onların kılığına bürünüp, iktidarı ele geçiren Atinalı kadınlar ve onların eşitlik mücadelesi var.
İkarus’un kibri, Bacon’un hayatına mal olan bilim tutkusu, Bogdanov’un Kızıl Yıldız’ı var.
Satır aralarında, Nesimi, Şeyh Bedrettin, Hallac-ı Mansur, Pir Sultan var.
Block’un umut ilkesi ve ütopik felsefesi, ütopyanın devrime katkısı, Karl ile Jenny’nin toplumsal aşkı, devrim tutkuları ve katıksız dayanışma içindeki mücadeleleri var.
Adam Smith’ten, İbni Haldun’a uygarlık tanımı, Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesi, Sevket Süreyya’nın Toprak Uyanırsası, Ethem Nejat’ın Mesut Köyü var.
Her türlü engele rağmen, hayallerinden ve umutlarından vazgeçmeyen, yılmayan Maria Curie, fikirlerinden ödün vermeyen, sisteme kafa tutan, uzun yıllar kitapları basılmayan Suat Derviş var.
İşçilerin içinde bulunduğu kötü koşulları düzeltmek için savaşan, sömürüyü, baskıyı yoketmek için uğraş veren Robert Owen, sınıf ayrımlarından sıyrılmış, dengeli bir toplum için ölümü göze alan Gracchus Kardeşler, Çin’in temelden değişmesi, insanların değil devletin iyileşmesi gerektiğini savunan Sun Yat-Sen var.
Kapitalizmin götürdükleri, tüketim ve sosyal medya çılgınlığı, yıkanmış beyinler, geri kalmışlığı besleyen zihniyetler, yok edilen değerler, katliamlar, insanlığa adanan hayatlar, mücadeleler, umutlar, hayaller, ütopyalar var.
Ve son olarak okuma listesine eklenen kitaplar ile bu kitaba sığmadığı için daha fazla araştırılması gereken “Sıradışı Devrimci Hayatlar” var.
Buket Özsanat
