Temmuz 2018’de beşincisi yayınlanan Yeni Gelen dergisinin bu sayısında Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat Ağacı filminin kapsamlı bir eleştirisinin yanı sıra 25. Yıldönümünde Sivas Katliamı ve kaybettiğimiz aydınlar üstüne yazılar yer alıyor.
Derginin başyazarı Afşar Timuçin’in “Andre Gide’in Kabına Sığmayan Dünyasında Ahlakın Ahlaksızlığı ya da Ahlaksızcılık” yazısı, yirminci yüzyılın bu yaşama oburu yazarını ve kapitalist dünyanın ikiyüzlü ahlakını yerle bir eden düşüncelerini ele alıyor. 68’in şairi Özkan Mert, “Gümüşlük’ten Gotland Adası’na, Ingmar Bergman’dan Tomas Tranströmer’e” uzanan yazısında, iktidar odaklarıyla işbirliği içinde şiir ve edebiyat festivali tezgâhlayan şairleri de eleştirmeyi ihmal etmiyor. Ödül sisteminin çürümüşlüğünü teşhir eden eleştirileriyle tanınan Taylan Kara, bu kez piyasa edebiyatının çok yönlü bir yazarını tanıtıyor: “Höngeci Şair – Yazar – Düşünür Tonguç Kundil’in Aşırı Alçakgönüllü Biyografisi”. “Höngecilik” üstüne eğlenceli bilgiler veren yazıda Tonguç Kundil’in Doğan Hızlan ve Hasan Bülent Kahraman gibi piyasa eleştirmenlerince nasıl yüceltildiğinin de ipuçları var. Evrim kitaplarının yazarı, doğabilimci Prof. Dr. Ali Demirsoy, Fırat kıyısında geçen çocukluk günlerinden esintiler getiren “Yedi Değirmen Altı”nda, “hora tepen Fırat’ın cinlerini” ve köylülerin korkuyla karışık mitolojik bilincini anlatıyor. Haydar Ali Albayrak’ın yazısı “Ahlat Ağacı: Herzenciliğe Giriş!” başlığını taşıyor. Nuri Bilge Ceylan’ın günümüz Türkiye’sinin taşradan bir panoramasını sunan filmini, 19. Yüzyıl Rus Narodnik hareketinin düşün kaynaklarından Aleksandr Herzen’in “Suçlu Kim?” romanıyla benzeştirerek yorumlayan yazar, Ceylan’ın filminin, son dönemde taşrayı bir kaçış mekânı olarak gören festival filmlerinden farkını, değiştirmek için anlamak ve eyleme geçmeyi önermesinde buluyor.
ASIM BEZİRCİ’NİN TUTANAĞI TUTULURKEN
Sivas Katliamı’nın 25. Yıldönümüne özel bir bölüm ayıran Yeni Gelen’in Temmuz sayısında, Buket Özsanat, “Sivas Acısı: 25 Yıl Sonra Yüreklerimiz Hâlâ Yangın Yeri” yazısında, Orhan Tüleylioğlu’nun katliamla ilgili kitabından yola çıkarak olayı anımsatıyor ve yazar, şair ve sanatçıların karşılaştıkları insanlıkdışı saldırı karşısındaki duyarlılıklarını anlamaya çalışıyor. Mehmet Esatoğlu, Sivas’ın adı çok anılmayan kayıplarından eleştirmen Asım Bezirci’yi anlattığı yazısında, onun mücadele inadına, insan sevgisi dolu, çalışkan ve hep gülümseyen ince kişiliğine ışık tutuyor. Kemal Özer’in “Tutanağı Tutulurken” şiiri Sivas Katliamı’nın mücadeleden kopardığı Asım Bezirci’nin portresini tamamlıyor. Musa Ağacık ise, henüz 24 yaşında bağlama ustalığıyla tanınmış Hasret Gültekin’i ve dost meclisinde anlattıklarını gündeme getiriyor. Ölümünden bir hafta önce Ezgi Kafe’de buluşmalarını ve saz üstüne sohbetini tarihe not düşüyor. Aziz Nesin’in “Sivas Acısı” şiiri ise, “Kapalı olsa da bütün vicdan kapıları yüzüne / Bilmelisin bir yerin var canevimde” dizeleriyle, yüz elli yıldır gericiliğe karşı mücadele eden aydınımızın kendini katledeni bile anlayarak değiştirmeye çalışan büyük yürekliliğini ortaya koyuyor. H. Dursun Gümüşoğlu ile Hüseyin Cılga’nın “Bektaşi Fıkralarında İrfan” başlıklı yazısı, aynı konudaki kitaplarından bir demet gülücük getiriyor.
Geçen aylarda kaybettiğimiz arkeolog Muhibbe Darga’yı “Bir Hitit Kraliçesi: Prof. Dr. Muhibbe Darga” yazısıyla Ayşe Övür anlatıyor. Yeni Gelen, Hitit dilinin çözülmesinde ve Anadolu’da birçok önemli kazının yürütülmesinde büyük katkısı olan bu cumhuriyet aydınının anısına bir saygı duruşunda bulunuyor. Dilek Alp’in “Kent ve Kadın” yazısı, İsabel Allende ile iki gün süren bir buluşmadan izlenimler getiriyor ve gittikçe yaşamı cendereye alan kentleri kadınlar kursalar nasıl olurdu sorusunun cevabını tartışıyor.
YAŞAMIN YEŞİLİ İLE DİNİN YEŞİLİ ARASINDA
Yeni Gelen’in “Kitap Bağımlısı” Dr. Ulvi Özdemir, yeni yazısında iki Japon yazarın iki kitabını kıyaslıyor: “İshiguro mu, Murakami mi?” Tahir Şilkan, son yılların geniş okur kitlelerinin kitaplarını elinden düşürmediği bir yazarı, Stefan Zweig’i ele alıyor: “Yükseliş ve Düşüşü Yaşayan İnsanlığın Büyük Yazarı: Stefan Zweig”. Şiir eleştirmeni Cafer Yıldırım, bu yazısında gözden uzak bir şairi yakınlara getiriyor: “Şiirin Eskişehir’den Yükselen Sesi: Rahmi Emeç.” B. Sadık Albayrak, Vâlâ Nureddin’in “Bu Dünyadan Nâzım Geçti” kitabını tanıttığı yazısında, devrimin cazibesine kapılan iki gencin Anadolu serüveninden çarpıcı anlar sunuyor.
Yeni Gelen’in, Afşar Timuçin’in “Uzakta Bekleyişler” şiiriyle açılan bu sayısında Özkan Mert’in İsveçli şair Tomas Tranströmer’den çevirdiği şiirler de yer alıyor. Asım Öztürk “Sesimizdeki Korku”, Mehmet Ercan “Kuş Yağmuru”, Hasan Çapik “Kabuk Atan Yara”, Vasıf Turhan Kayacık “Bir Akşamüstü”, Gülçin Yağmur Akbulut “Karanlığın Perdesi”, Kaan Turhan “Düş Kesimleri”, Ali Eşki “Boğuntular” şiirleriyle bu sayıya katkıda bulunan şairler.
Fatih Mutlu’nun grafik tasarımını yaptığı dergiye Aptulkadir Elçioğlu usta işi portreleriyle katkıda bulunuyor. Mustafa Bilgin’in karikatürü ise arka kapakta “Sivas Acısı” şiirini bütünlüyor.
Kapağında Goya’nın, “Akıl uykuya dalınca canavarlar türer” sözünü canlandıran bir gravürüne yer veren bu sayının “Canavarlı Bilinç” başlıklı sunuş yazısında, “Aklı uyandıracak öğretmene karşı, aklı canavarlı bir uykuya teslim edecek imamın yükselişi başlamıştır. Bir cahilleştirme, yeniden ortaçağa dönüş sürecidir.” diyen B. Sadık Albayrak yazıyı şöyle bitiriyor: “Canavarlı bilincin yanılsamalarını yıkacak gizilgüç maddede bulunuyor. Çelişkilerle yüklü toplumun maddesi, yaşamın akışı kendini uykuya kaptıranları da er geç uyandıracaktır. Ali Hocamızın öyküsündeki gibi, yaşamın yoncasının yeşiline bulanmış sopa, er geç dinin yeşil pelerinine gizlenmiş canavarların tepesine inecektir.”