Daniel Keyes, Algernon'a Çiçekler

Ayın Kitabı
Daniel Keyes, Algernon'a Çiçekler

Algernon’a Çiçekler Daniel Keyes’e ait Nebula En İyi Roman Ödülü ve Hugo En İyi Kısa Öykü Ödülü’nü almış, üç kez sinemaya uyarlanmış bir kitap.

2015 sonlarına doÄŸru kütüphaneme kattığım bu kitabı yeni okuma fırsatım oldu. Daha ilk sayfalarda baÄŸlandım romana ve elimden bırakamayarak aynı gün bitirdim. Su gibi akıp gitti. Akıp gitti diyorum ama gitmedi aslında, gerek anlatım tarzı, gerek kurgusu, gerekse baÅŸkarakterleriyle içime iÅŸledi, yer etti. İç burkan, can yakan, sorgulayan, sorgulatan bir kitap Algernon’a Çiçekler. 

Öylesine beÄŸendim ki, nasıl anlatacağımı bilmiyorum düÅŸüncelerimi çünkü ne yazarsam yazayım kelimeler kifayetsiz kalacak. Anlayabilmek için Charlie ile birlikte o hüzünlü, o ürkek yolculuÄŸa çıkılmalı, onunla birlikte geçmiÅŸi ve anı yaÅŸamalı.

SevdiÄŸim kitapları aradan zaman geçtikten sonra yeniden okurum, hatta Sefilleri farklı zamanlarda 5 yada 6 kez okuduÄŸumu söyleyebilirim. Ancak arka arkaya iki kez okuduÄŸum kitap yok denecek kadar azdır. Ve Algernon’a Çiçekler o nadir kitaplardan biri. 

Daniel Keyes, IQ’su çok düÅŸük olan Charlie karakterini, zeka seviyesini arttıracağına inanılan bir ameliyatın ardından doktorların her gün yazmasını istediÄŸi raporlarla tanıtıyor okuyucuya. Kurgu açısından muhteÅŸem olan bu kitap Charlie’nin dilinden yazılmış olmasıyla daha da devleÅŸiyor.  Charlie tarafından “ilerneme rapuru” olarak tanımlanan bu raporlarda Charlie’nin yaÅŸantısına, anılarına, duygularına gidiyoruz. Ne kadar empati kurabilsek de asla aslına yaklaÅŸamayacağımız yaÅŸanmışlıklarına ya da yaÅŸayamadıklarına yol alıyoruz. Tek isteÄŸi akıllı olmak olan, herkesi seven, herkes tarafından sevildiÄŸini düÅŸünen, anıları olmayan 32 yaşındaki bu küçük adamın, çabalarına, heyecanlarına, korkularına, o el deÄŸmemiÅŸ, kirletilmemiÅŸ masumluÄŸuna ÅŸahit oluyoruz. 

HerÅŸeyi çekincesizce günlüÄŸüne yazabilen Charlie’nin ameliyat sonrasında ki geliÅŸimiyle birlikte deÄŸiÅŸen duygularını, saklamak zorunda hissettiÄŸi düÅŸüncelerini, nefreti hissedebilmesini, bilgiyi sorgulamaya baÅŸlamasını, ukalalığını, kimseyi beÄŸenmeyen tavırlarını Charlie’nin dilinden öylesine derin anlatmış ki Daniel Keyes, anlayabilmekten, hissedebilmekten öteye geçiriyor okuru. Charlie ile deÄŸiÅŸiyor, onunla hüzünleniyor,  gelgitlerini, korkularını, çeliÅŸkilerini, kâbuslarını, iki uç noktadaki yalnızlıklarını onunla birlikte yaşıyorsunuz.

Son zamanlarda okuduÄŸum kitaplar arasında en son İrfan Yalçın’ın Sabri karakterinden böylesine etkilenmiÅŸtim. Algernon’a Çiçekler ile Charlie de unutulmayacak, hafızama kazınacak bir karakter oldu benim için ve Charlie’yi her düÅŸündüÄŸümde ÅŸu sorular yankılanacak zihnimde;

Hangisi daha kötü; bilmek mi, bilmemek mi? 
Bilgi birikimimiz arttıkça, geliÅŸmiÅŸlik düzeyimiz, algılama yeteneÄŸimiz yükseldikçe mi kaybediyoruz masumluÄŸumuzu? BüyüdüÄŸümüzde bu yüzden mi kirleniyor dünya?


“Algernonu yendim. Burt Selden bana söyleyene kadar onu yendimi bilmiyodum. Sonra ikinci keresinde yenildim çünkü çok heycanlanmıştım. Ama daha sonra onu tam 8 kes yendim. ALgernon gibi bi fareyi yendime göre sanırım akıllı olmaya baÅŸladım. Ama ben kendimi hala akıllı hisetmiyorum.

Biraz daha yarışmak istedim ama Burt bugünlük bukadarı yeter dedi. Algernonu biraz elimde tutmama izin verdi. Algernon iyi bi fare. Pamuk gibi yumuÅŸak. Gözlerini kıprıştrıyo ve açtında gözlerinin siyah oldunu görüyosunuz ve kenarıda pembe. 
Onu besleyebilirmiyim diye sordum çünkü onu yendiÄŸimde kendimi kötü hissediyodum ve nazik  olmak ve onunla arkadaÅŸ olmak isftiyodum. Ama Burt dediki Algernon çok özel bi fare oda benim gibi ameliyyat olmuÅŸ. Bütün hayvanlar arasında bitek o çok uzun bisüre akıllı kalabilmiÅŸ ve Algernon okadar akıllıymışki ona yemek verdiklerinde herseferinde deyiÅŸik bi kilit koyuyolarmış ve o herseferinde bu yeni kiliti açmayı baÅŸarıyomuÅŸ. Bu beni biraz üzdü çünkü eÄŸer örenemeseydi demekki yemeyini yiyemicekti ve aç kalacaktı. 

Bence yemek vermek için senin bi testi geçmeni beklemeleri hiç doru biÅŸey deyil. Acaba her yemek istedinde bi testi geçmesi gerekseydi Burtün hoÅŸuna gidermiydi. Sanırım ben Algernonla arkadaÅŸ olucam.” S:37-38



Görüntü kitabın 1968 yılında Charly adıyla sinemaya uyarlanan  filminden. Filmi seyredince tam bir hayal kırıklığı yaÅŸadığımı söyleyebilirim. Film tek başına güzel ancak kitapla karşılaÅŸtırdığınızda çok sönük, çok sıradan, çok yüzeysel, çok çok çok basit kalmış. Daha sonra iki kez daha sinemaya uyarlanmış kitap ancak Türkçe kaynaklardan diÄŸer filmlere ulaÅŸamadığım için seyredemedim. Özellikle Fransız yapımı olan “Des Fleurs pour Algernon”u seyredebilmeyi isterdim. Görüntülerden anladığım kadarıyla kitaba daha yakın bir senaryo kullanmışlar. 

    

 

 

1 Nisan 2016 Cuma
3541 Görüntülenme

Facebook Yorumları

Site İçi Arama
Anket Tümü
Kitap okumanıza en çok engel olan şey nedir?