AŞK ve ÖLÜM üzerine

Koku kitabıyla tanıdığım, Koku’da ki muhteÅŸem kurgu ve anlatımdan sonra tüm kitaplarını hiç vakit kaybetmeden aldığım ve okuduÄŸum her kitabıyla daha fazla merak ettiÄŸim bir yazar oldu Patrick Süskind.

Yazarın hayatına dair çok az bilgi bulunuyor. Hakkında bilinenler, insan içine çıkmadığı, kazandığı ödülleri almaya gitmediÄŸi, röportaj yaptırmadığı, fotoÄŸraf çektirmediÄŸi, Koku’nun filme çekilmesi konusunda çok zor ikna edildiÄŸi ve filmin galasına bile katılmadığından ibaret.

Hayatıyla olduÄŸu gibi, yazdıklarıyla da merak uyandıran Süskind, bilinmezliklerle dolu iki olguyu aÅŸkı ve ölümü harmanladığı bu kitabında da soru iÅŸaretleri bırakmaya devam ediyor.

Deneme kategorisinde yer alan 60 sayfalık kısa bir kitap olan, “AÅžK ve ÖLÜM üzerine” Aziz Augustinus’un, İtiraflar’ından bir alıntıyla baÅŸlıyor.

"Hiç kimse bana sormazsa biliyordum da,

biri sorup da ona açıklama yapmam

gerektiÄŸinde bilmiyorum."

Aziz Augustinus’un zaman üzerine söylediklerinin aÅŸk için de geçerli olduÄŸunu savunan ve Thanatos ile Eros'un savaşını / barışını edebi ve felsefi alanda ele alan Süskind, gerçek aÅŸkın ne olduÄŸunu sorguluyor.

“Hakkında ne kadar az düÅŸünürsek bizim için o kadar apaçıktır aÅŸk; ama etraflıca düÅŸünmeye baÅŸladığımız anda başımızı belaya sokarız.”

Platon’dan Stendhal’e, Gothe’den Kleist’e, İsa’dan Orpheus’a uzanan aÅŸk ve ölüm yolculuÄŸuna çıkarıyor okuyucuyu.

AÅŸk ahmaklık mıdır, delice bir coÅŸkunluk mudur, ölüme götüren bir aptallık hali midir? Süskind, bu sorulara cevap bulabilmemiz için geçmiÅŸte yazdığımız aÅŸk mektuplarını okumamızı öneriyor.

“Aşık olma halinde ve aÅŸkta büyük bir ahmaklık tezahür eder. Bu baÄŸlamda kiÅŸinin yirmi ya da otuz yıl önce yazdığı aÅŸk mektuplarını okumasını öneririm. Budalalığın, kibrin, münasebetsizliÄŸin ve körlüÄŸün iç karartıcı belgeleri olan o mektupları okuyan kiÅŸinin yüzü utancından al al olacaktır: bayağı bir içerik, korkunç bir biçem. Ortalama zeka sahibi bir insanın vakti zamanında böylesine zırvaları duyumsayacak, düÅŸünecek ve kağıda dökecek duruma düÅŸmüÅŸ olması inanılmaz gelecektir.”

Süskind’e göre münasip olan; “aÅŸkın insanı bir süreliÄŸine aptallaÅŸtırdığını kabul etmek”. AÅŸkın bedelinin akıl kaybı ve teslimiyet olduÄŸunu dile getiriyor.

Ya ölüm;

“Ölümü konu etmek mi? Ölüm, mutlak biçimde konu dışı deÄŸil midir? AÅŸk üzerine neÅŸeyle gevezelik eder dururuz ama ölüm üzerine söylenecek çok az ÅŸey vardır. Ölüm karşısında dilimiz tutuluyor.”

AÅŸkın acısından kaçmak için ölüme gidenleri takdir etmediÄŸimizi, bu tarz bir ölümü sapkınlık olarak nitelendirdiÄŸimizi ancak onları anladığımızı ve onların yerine kendimizi koyabildiÄŸimizi savunuyor Süskind ve bunu desteklemek için kitapları örnek veriyor;

“Öyle olmasaydı, Genç Werther’in Acıları’nı, Anna Karenina’yı, Madam Bowary’yi veya Effi Briest’İ hiç etkilenmeden okuyabilir miydik?”

Yazarın ilk romanı Koku, “İlk kez sevgiyle bir ÅŸey yapmışlardı” cümlesiyle son bulur. İlk romanında da kitabın ana karakteri Greneuille üzerinden aÅŸkı ve ölümü birleÅŸtirir Süskind.

AÅŸk ve ölüm. Peki bu iki zıt kutup nasıl olurda birleÅŸir?

Bu sorunun cevabını yazarın kendine has üslubu ve alaycı diliyle kaleme aldığı AÅžK ve ÖLÜM denemesinde bulur musunuz bilmiyorum.  Okuyun ve siz karar verin. 

Buket Özsanat
14 Haziran 2016 Salı
1758 Görüntülenme

Facebook Yorumları

Site İçi Arama
Anket Tümü
Kitap okumanıza en çok engel olan şey nedir?