Sahilde Kafka - Haruki Murakami

Kitap Yorum
Sahilde Kafka - Haruki Murakami

Sahilde Kafka, Haruki Murakami’nin 2006 yılında World Fantasy Ödülünü ve Franz Kafka Ödülünü almış, 2005 yılında New York Times tarafından Yılın En İyi 10 Romanı arasına seçilmiş olan romanı.

15 yaşındaki Kafka Tamura’nın, babasının kehanetinden kurtulabilmek için evden kaçışıyla başlayan romanda, bir yandan Kafka Tamura’nın evden kaçış serüvenini izlerken, diğer yandan kitabın en tatlı karakteri Nakata ile tanışıyorsunuz.  Nakata çocukken başına gelen bir olay yüzünden tüm anılarını kaybeden, okuma yazmayı unutan, kendi deyimiyle “pek akıllı olmayan”, kedilerle konuşabilme yeteneğine sahip, herkesin sempati duyduğu ancak ailesi tarafından dışlanmış, gölgesi bile silik olan yaşlı bir adam.

Bu iki ana karakter dışında,  ilginç kişiliği ile akıllarda yer edecek olan bir karakter daha var. Kendi tanımıyla; “Gifu’nun taşrasından fakir bir çiftçi ailesi çocuğu, ordudan ayrılmış bir kamyon şoförü” olan Hoşino. Özellikle Hoşino ve Nakata’nın konuşmalarının bulunduğu bölümler hem keyif verici hem de düşündürücü nitelikte.

“Bendeniz Nakata, tek sorunum akılsızlığım değil. Bendeniz Nakata bomboşum. Bunu yeni anladım. Ben içinde tek bir kitap bile olmayan kütüphane gibiyim. Eskiden öyle değildim. Bendeniz Nakata’nın içinde de kitaplar vardı. Bunu hiç anımsayamamıştım, ama yeni yeni anımsamaya başladım. Evet, bendeniz Nakata da herkes gibi bir insandım. Fakat bir gün bir şeyler oldu ve onun sonucunda bomboş bir insan haline geliverdim.”

“Fakat Nakata Amca, öyle söylüyorsun da, biz hepimiz az ya da çok boşuzdur. Yemek yer, tuvalete çıkar, istemediğimiz işleri ucuz maaş karşılığında yaparız. Eh, arada sırada kendimize bir kadın bulabildiğimiz olur belki. Başka ne var ki? Fakat böyle konuşsak bile, yaşadığımız hayattan keyif almaya çalışırız. Nedendir bilmem... “ s:425-426

Elbette ki sadece bu üç karakterle sınırlı değil kitap, satır aralarında geçen onlarca karakterin dışında, KFC logosundan çıkıp gelmiş Albay Sanders,  öldürdüğü kedilerin ruhlarıyla kendisine çok özel bir kaval yapmaya çalışan Johnnie Walker, kütüphane görevlisi Oşima ve kütüphane sorumlusu Saeki Hanım ve onların hikayeleri de var.

Haruki Murakami’nin yarattığı Kafka karakterini kurtarmak için değil, kehanetin içine atmak için uğraşması ilgi çekici. Kafka Tamura’nın, babasının kehanetinden kaçabilmek için evi terk ederek zorlu bir yolculuğa çıkmasına rağmen ve kitabın akışında kehanetten kaçabilmesi mümkünken,  birdenbire bundan kaçamayacağını düşünüp isteyerek kehaneti yerine getirmek için uğraşması çok havada kalmış. Sanki sadece, ne kadar uğraşırsan uğraş kaderden kaçamazsın, boyun eğmek zorundasın vurgusu yapabilmek için yazmış o bölümleri Murakami.    

Genel olarak bakıldığında fantastik yapıda, gerçeklik algısının olmadığı, bol kurgulu bir eser Sahilde Kafka. Kitabı okutan, sürekli açıkta kalan olayların bir yere bağlanması umuduyla gelen merak ve akıcı dil. Kitapta altı çizilebilecek bir çok paragraf var. Altını çizdiğiniz yerleri tekrar okuduğunuzda, bu kadar birbirinden ayrı konular bir kitapta nasıl toplanmış demekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi.

Kötü bir kitap olarak tanımlayamam Sahilde Kafka’yı, ancak benim muhteşemdi şeklinde adlandırabileceğim bir kitapta değil.

Gökten yağan balıklar ve sülükler, önce açılıp, sonra kapanması gereken giriş taşı, anlam verilemeyen olayları, bir yere bağlanmayan konuları ve Limbo* açılımı ile bu tarz kitapları sevenlerin kaçırmaması gereken bir roman. Ancak daha gerçekçi kitaplar okumak isteyenlerdenseniz uzak durmak yararınıza.

 

Kitapta adı geçen şarkılardan bir derleme;

 

* Limbo
Kitapta geçtiği şekliyle: “Limbo, canlılar ve ölüler dünyası arasında kalan bir ara mekândır. Silik ve yalnızlığın hâkim olduğu bir yer. (…) Şu an bir ormandayım. Ben öldüm. Kendi isteğimle öldüm. Fakat öteki dünyaya girmedim. Yani ben, hareket halindeki bir ruhum. Hareket halindeki ruhların şekli olmaz. Şu an bu şekilde farazi bir şeklim var sadece.” S:605

Genel tanımı: Limbo, Roma Katolik Kilisesi teolojisine göre ölüm sonrası ölenin işlediği günahlardan dolayı ruhunun lanetlenip cehenneme atılmadığı durum hakkında bir hipotez. Limbo, Roma Katolik Kilisesi'nin veya bir başka dini otoritenin resmi bir doktrini değildir. Ortaçağ teologları, cehennem, hades veya infernum adını verdikleri yeraltı dünyasını dört bölüme ayırmışlardı: lanetlilerin konduğu cehennem, Araf, babaların konduğu Limbo ve bebeklerin konduğu Limbo. Hristiyanlık itikatında İsa doğmadan önce doğmuş veya vaftiz edilmeden ölmüş ve ancak herhangi bir günah işlememiş kimseler öldükten sonra burada bulunur. Ancak İsa'nın inayeti doğrultusunda cennete alınabileceklerine inanılır.

Kitaptan alıntılar için tıklayınız.

Haruki Murakami

Haruki Murakami
1949 yılında Japonya'nın Kyoto kentinde dünyaya gelen Haruki Murakami gençliğinin büyük bir bölümünü Kobe'de geçirdi. Üniversite öğrenimini Tokyo’daki Vaseda Üniversitesi'nde tamamlayıp 1975’te mezun oldu. 1986 - 1995 yılları arasında ülkesinden uzakta Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşadı.

İlk romanı Kaze no oto vo kike, 1979’da yayımlandı. Ardından Gunzou Edebiyat Ödülü’nü aldı. Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu’yla (1985) Tanizaki Ödülü’ne, Yaban Koyununun İzinde’yle (1989) Amerika’dan Yeni Yazarlar Noma Edebiyat Ödülü’ne ve Zemberekkuşu’nun Güncesi’yle (2005) de Yomiuri Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Japonya’nın en önemli ve popüler yazarlarından biri olan Murakami’nin eserleri kırkın üzerinde dile çevrildi.

Haruki günümüzde Amerikan kültürünün etkisi altında kaldığı ve aşırı Batıcı olduğu eleştirilerine maruz kalmaktadır. Fakat yine de Japonya’nın XX. yüzyıldaki en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilir.

Buket Özsanat
21 Mart 2016 Pazartesi
3677 Görüntülenme

Facebook Yorumları

Site İçi Arama
Anket Tümü
Kitap okumanıza en çok engel olan şey nedir?