Aralarında 1984, Dövüş Kulübü, Bülbülü Öldürmek, Yüzyıllık Yalnızlık ve Karamazov Kardeşler'inde bulunduğu o kitaplar;  " />
Aralarında 1984, Dövüş Kulübü, Bülbülü Öldürmek, Yüzyıllık Yalnızlık ve Karamazov Kardeşler'inde bulunduğu o kitaplar;  "/>
Aralarında 1984, Dövüş Kulübü, Bülbülü Öldürmek, Yüzyıllık Yalnızlık ve Karamazov Kardeşler'inde bulunduğu o kitaplar;  '/>

Aklınızı başınızdan alacak kitaplar

Kitap Gündemi
Aklınızı başınızdan alacak kitaplar

Dünyaca ünlü eğlence ve paylaşım sitesi Reddit'in yaptığı "Aklınızı başınızdan alacak kitaplar" konulu anket kullanıcıların oylarıyla belirlendi.

Aralarında 1984, Dövüş Kulübü, Bülbülü Öldürmek, Yüzyıllık Yalnızlık ve Karamazov Kardeşler'inde bulunduğu o kitaplar; 

 

Psikopat Testi - Jon Ronson 

Pegasus Yayınları - 288 Sayfa

Kendinize Aşırı Değer Veriyor Musunuz?
Her Şeyden Çok Çabuk Mu Sıkılıyorsunuz?
İnsanları Kişisel Çıkarlarınız İçin Kullanmak Hoşunuza Gidiyor Mu?
Davranışlarınızı Denetlemekte Güçlük Çekiyor Musunuz?
Sorumsuzca Mı Davranıyorsunuz?
Kendinizi Test Etmeye Var Mısınız?

Psikopat Testi

DELİLİK HAKKINDA BİR ÖYKÜ BU

Her şey önde gelen nörologlardan birinin gazeteci Jon Ronson’la irtibat kurmasıyla başlar. Kendisine ve bazı meslektaşlarına imzasız olarak gizemli, akıl karıştırıcı bir kitap postalanmıştır; o da Jon’u kitabın gizemini çözmeye davet eder. Yanıtın peşine düşen Jon, hiç beklemediği bir biçimde, çok geçmeden kendini delilik dünyasında merak uyandırıcı, inanılmaz bir maceranın içinde bulur.
Jon daha hafif bir cezayla paçayı sıyırmak için akıl hastası numarası yaptığına yeminler eden, fakat kimse hasta olmadığına inanmadığı için Broadmoor’da tıkılı kaldığını söyleyen bir adamla buluşur. Akıl hastalıklarını sınıflandıran insanlarla ve onlara şiddetle karşı çıkanlarla görüşür. Ruh sağlığı dünyasında standart kabul edilen Psikopat Testi’ni geliştiren, pek çok önemli CEO’nun ve siyasetçinin aslında psikopat olduğuna inanan nüfuzlu bir psikologla buluşur.

Jon gözü yükseklerde olan bu psikopatları nasıl tespit edeceğini öğrenir ve yeni kazandığı bu ayırt edici yeteneğiyle güç odaklarının arasına dalar. Uluslararası bir ölüm mangasının lideriyle, sözüm ona psikopatlığı borsada muazzam dalgalanmalara neden olan efsane bir CEO’yla vakit geçirir. Psikopatlarla konuşmanın dışında, Jon sıradan hayatları deliliğe temas etmiş ya da geçimlerini delilikten sağlayan insanlarla da görüşür. Ruh sağlığı dünyasını idare edenlerin çoğunun, zaman zaman kendi çaplarında, inceledikleri insanlar kadar deli olduğu gerçeğiyle yüzleşir.

Jon’un alâmetifarikası mizahını, büyüleyici üslubunu ve keskin araştırmacılığını bir araya getiren PSİKOPAT TESTİ, sarsıcı bir dünyaya yapılmış büyüleyici bir yolculuk. Aynı zamanda da, gün geçtikçe kişiliğimizin en çılgınca yönleriyle tanımlandığımız dünyada, kimin normal kabul edilebileceği hakkında ciddi sorular soran, son derece dürüst bir kitap.

 

1984 - George Orwell

George Orwell - 1984
Can Yayınları - 352 sayfa

Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. (...) Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.

George Orwell'in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır. 

Can Yayınları, bu "bütün zamanların kitabını" Celâl Üster'in özenli çevirisiyle okura sunmaktan kıvanç duyuyor.
(Tanıtım Bülteninden)

 

Kedi Beşiği - Kurt Vonnegut 

Kedi Beşiği - Kurt Vonnegut
April Yayıncılık -  256 Sayfa
Ben daha genç bir adamken; iki kadın, 3000 litre içki, 250.000 sigara önce...

Yani ben çok genç bir adamken, adına 'Dünyanın Sona Erdiği Gün' denecek bir kitap için malzeme toplamaya başlamıştım. 
Kitap, gerçeklere dayalı olacaktı.Kitap, ilk atom bombasının Japonya’daki Hiroşima’ya atıldığı gün, önde gelen Amerikalı şahsiyetlerin neler yaptığının bir anlatımı olacaktı. Bir Hıristiyan kitabı olacaktı. O zamanlar Hıristiyan’dım. Şimdi ise; Bokononcu’yum. Bokonon’un buruk tatlılıktaki yalanlarını bana öğretecek biri olsaydı, daha o zamandan Bokononcu olurdum. Fakat Bokononculuk, Karayip Denizi’ndeki San Lorenzo Cumhuriyeti isimli küçük adayı çevreleyen çakıl taşlı plajların ve keskin mercan kayalıklarının ötesinde bilinmiyordu henüz...

Biz Bokononcular, insanlığın takımlardan oluştuğuna inanırız; ne yaptıklarının farkına varmadan Tanrı’nın İradesi’ni yerine getiren takımlardan. Bokonon, bu takımlara 'karass' adını verir ve beni kendi karass’ıma getiren araç, yani kan-kan, adına 

'Dünyanın Sona Erdiği Gün' denilecek ve hiçbir zaman bitirmediğim bir kitap olmuştu. Modern insana, deliliklerine dair bir başyapıt. Gezegenin sonuna dair apokaliptik bir öykü. Kara mizahla örülü bir gelecek tasavvuru.
 

Ender'in Oyunu - Orson Scott Card

Enderin Oyunu

Altıkırkbeş Basın Yayın 296 Sayfa

Altıkırkbeş bu sefer bilimkurgu dünyasının en önemli iki ödülünü aynı anda alan, bilim kurgu, fantazi ve edebiyatın doruklarına uzanan, oyun ve ölüm arasında örülmüş bir seriyle tanışmanızı öneriyor.

On bir yaşındaki bir çocuk, 'Kimse kendi hayatını kontrol edemez; elinden gelenin en iyisi sana iyi insanlar, sevdiğin insanlar tarafından verilen rolleri yerine getirmeyi sevmek,' diyebiliyorsa, onun Dünyayı kurtarması şaşırtıcı olmasa gerek. 

Elinizdeki bu kitap bilimkurgu tarihinin en önemli metinlerinden biri olarak kabul edilen Ender Serisi'nin ilk kitabıdır. Bilimkurgu edebiyatının en önemli iki ödülünü, Hugo ve Nebula ödüllerini aynı anda almış ve yayınlandığı günden bu yana çok satanlar listesindeki yerini koruyarak Tüm Zamanların Best Seller'i olarak nitelenmiştir. 

Altıkırkbeş Yayın sizi on bir yaşındaki bir çocuğun oyunla ölüm arasında gidip gelen hüzün dolu, sürükleyici ve kırılgan hikâyesine davet ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)

 

Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley

Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley

İthaki Yayınları -  272 Sayfa

"Cesur Yeni Dünya" bizi "Ford'dan sonra 632 yılına" götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında "Cemaat, Özdeşlik, İstikrar" yazan Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi'nde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, "annelik' ve 'babalık' pornografik birer kavram olarak görülür Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya -uykuda eğitim- ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. "Herkes herkes içindir."

"Cesur Yeni Dünya"nın önemi yalnızca ardılları için bir standart oluşturması ve karamsar bir gelecek tasarımının güçlü betimlemesiyle değil, aynı zamanda 'birey yok edilse de süren macerasının' sağlam bir üslupta anlatılmasıyla da ilgili. Huxley, yapıtını ütopa geleneğinin kuru anlatımının dışına çıkarıp 'iyi edebiyat' kategorisine yükseltiyor.

 

Algernon'a Çiçekler

Algernon'a Çiçekler

Koridor Yayıncılık - 325 Sayfa

Çok düşük bir IQ ile doğan Charlie, bilim adamlarının, zeka seviyesini artıracak deneysel ameliyatı gerçekleştirmeleri için kusursuz bir adaydır. Bu deney Algernon adındaki laboratuvar faresinde test edilmiş ve büyük bir başarı elde edilmiştir. 

Ameliyattan sonra, Charlie'nin durumu günlüğüne yazdığı raporlarla takip edilmeye başlanır. İlk yazdığı raporlara çocuksu bir dil ve imla hataları hakimdir. Ve sonra ameliyat etkisini göstermeye başlar. Charlie artık, insanların kendisiyle dalga geçemeyeceğini ve bir sürü arkadaş edineceğini, aşık olduğu kadına açılabileceğini düşünür. Fakat zekası normalin çok üstüne fırladığından, çevresinde yadırganır, kıskanılır ve istemiş olduğu arkadaşları edinmekte yine başarısız olur ve yine yalnızdır...

Bu deney, son derece önemli bir buluş olarak görülüyordu, ta ki Algernon'da ani bir gerileme baş gösterene kadar... Acaba Charlie'de de aynı gerileme olacak mıydı?

"İnandırıcı, sürükleyici ve oldukça dokunaklı bir hikaye." 
-New York Times-

"Heyecan verici bir günlük… Bu kitaptaki bazı sahneleri hayatım boyunca aklımdan çıkarabileceğimi sanmıyorum." 
-The News & Observer-

"İnsanı içine çeken bir roman, özgün… Önemini uzun süre kaybetmeyecek bir hikaye." 
-Library Journal-
(Tanıtım Bülteninden)

 

Seçilmiş Kişi -  Lois Lowry

Seçilmiş Kişi

Arkadaş Yayıncılık - 176 sayfa

Sonra döndü ve onu yalnız başına, yüzü kalabalığa dönük ayakta dururken bırakarak, sahneden ayrıldı. Kalabalık aynı anda hep birlikte adını mırıldanmaya başladı.
"Jonas." İlk başta fısıldıyorlardı. Zorlukla duyuluyordu, sesleri bastırılmıştı. "Jonas, Jonas."
Sonra daha yüksek sesle ve hızla devam etti.
"JONAS. JONAS. JONAS."
Adının bir ağızdan söylenmesinden, Jonas, topluluğun kendisini ve yeni görevini benimsediğini, yeni bebek Caleb'e verdiği gibi kendisine de yaşam verdiğini biliyordu. Göğsü minnet ve gururla kabarmaştı.

 

Zamanın Kısa Tarihi - Stephen Hawking

Zamanın Kısa Tarihi Stephen Hawking

Alfa Yayıncılık - 255 Sayfa

Zamanın Kısa Tarihi 1988 yılındaki ilk basımından bu yana geçen yıllar içerisinde bilimsel yazın alanında bir başyapıt konumu kazandı. Kırk dile çevrildi ve dokuz milyonun üzerinde baskı yaparak dev bir uluslararası ün kazandı. 

Kitap o dönemde evrenin doğası hakkında öğrendiğimiz en son bilgiler göz önüne alınarak yazılmıştı, öte yandan o günden bu güne hem atom-altı dünyanın hem de büyük ölçekte evrenin gözlem teknolojilerinde olağanüstü ilerlemeler yaşandı. Bu yeni gözlemler Profesör Hawking'in kitabın ilk baskısında yaptığı kuramsal öngörülerin çoğunu doğrulayan nitelikteydi. Bu gözlemlere, evrenin başlangıcından 300.000 yıl sonrasını araştıran ve Hawking'in varlığını ileri sürdüğü uzayzaman dokusundaki kırışıklıkları tespit eden Kozmik Ardalan Kâşifi COBE uydusunun son bulguları da dahildir. 

Kaleme aldığı özgün metne kendisinin son araştırmasından ve en son gözlemlerden edindiğimiz yeni bilgileri katma arzusuyla Hawking, kitabının elinizdeki son baskısı için yeni bir önsöz yazmakla kalmadı, aynı zamanda solucan delikleri ve zaman yolculuğuyla ilgili çok etkileyici yepyeni bir bölüm kaleme alarak kitabını güncelledi. 

"Canlı ve kışkırtıcı.. Hawking doğal bir öğretmen yeteneğine sahip: kolay anlaşılır yazıyor, mizah katıyor ve günlük yaşamdan örnekler veriyor."
-The New York Times-

"Tekerlekli sandalyede oturmasına karşın Hawking'in zihni uzayın sonsuzluğunda her yere ulaşıyor ve evrenin gizemlerini açıklıyor."
-Time-

"Usta işi."
-The Wall Street Journal-
(Tanıtım Bülteninden)

 

Dövüş Kulübü - Chuck Palahniuk

Dövüş Kulubü

Ayrıntı Yayınları - 208 sayfa
İstenmeyen yağlar. Pahalı, butik sabunlar. Maaş çekleri, güzel bir ev, zarif mobilyalar. Yalnızlık ve yabancılaşma. Tüketimin susmayan arsız çağrısı. Yalanlar ve yalanlar. Nefret ve öfke. 

İlk kez yayımlandığı 1996'dan beri bir yeraltı klasiği olarak anılan Dövüş Kulübü, yeni binyılın eşiğinde geçen bir anti-ütopya öyküsünü anlatıyor. Yaşadığı hayattan nefret eden, ölüm düşüncesini saplantı haline getirmiş, insani yakınlığı kanser dayanışma gruplarında arayan genç adam. Ama aynı dayanışma gruplarının bir başka müdavimi, toplum kaçkını bir genç kadın. Ve Tyler Durden; yalanlar ve mutsuzlukla dolu bir dünyaya kendi yöntemleriyle saldıran yarı çılgın bir kurtarıcı, baştan çıkarıcı bir intikam meleği. Tyler'ın felsefesine göre, tüketim kültürünün uyuşturucu etkisinden kurtulmanın yolu, fiziksel acıyla tanışarak yeniden doğmaktır. Çok geçmeden, geceni,n geç saatlerinde bar bodrumlarında toplanan gizli bir dövüş kulübü ülkenin dört yanını saracaktır. Ama Tyler'ın dünyasında sınırlara ve kurallara yer yoktur. Kendi bedenini örseleyen bir müritler ordusu, toplum düzenini ve konformizmi imha etmek üzere Tyler'ın peşine takılır...

Chuck Palahniuk'un ilk romanı, tüketim kültürüne, hırs ve üstünlük duygusuna, güzellik idealine ve iş dünyasına zehir zemberek bir eleştiri yöneltiyor. Palahniuk, karanlık bir mizahla desteklediği güçlü ve çarpıcı üslubuyla, yaşadığımız dünyanın çirkin suretine ayna tutuyor. Son on yılın en özgün, en sarsıcı romanları arasında sayılan Dövüş Kulübü'nü Türkçeye kazandırmaktan sevinç duyuyoruz.
(Tanıtım Bülteninden)

 

Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood 

Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood

Afa Yayınları 352 Sayfa

Bir kadın bir sabah kalksa, işe gitmeden önce her zaman sigara aldığı dükkana uğrasa ve kendisine kredi kartının geçerli olmadığı söylense, ardından işten atılsa ve bunların sadece kadın olduğu için başına geldiğini öğrense neler hisseder?
Evet, olan olmuştur. Bunca mücadele boşa gitmiştir. Kadın gene erkeğin bakımına muhtaç, ona hizmetle yükümlü bir yarı köledir. Hükümranlığı eviçi ile sınırlandırılmıştır. Üstelik artık ortada fazla çocuk da yoktur. Hava kirliliği, kimyasal atıklar, nükleer sızıntılar kısırlığa yol açmakta, doğan az sayıdaki çocuk ise sakat olduğundan imha edilmektedir. Bu durumda kadın Koloniler'e gönderilmek, Hizmetçilik ya da Fahişelik yapmak dışında dördüncü bir seçenekle karşı karşıyadır: Komutanlar'a sağlıklı yavrular üretmek.

 

Bülbülü Öldürmek -  Harper Lee

Bülbülü Öldürmek -  Harper Lee

Sel Yayıncılık 355 Sayfa

1960 yılında yayımlandığından bu yana bütün edebiyatseverlerin gönlünde özel bir yer edinen, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek, Amerika'nın güneyinde yaşanan ırkçılığı ve eşitsizliği bir çocuk kahramanın, Scout Finch'in gözünden anlatıyor. 

Harper Lee, kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hâlâ güncel temaları, Scout'ın büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde mercek altına alıyor. Bir "zenci"nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşüyor. Etkileyici gerçekliği ile ürperten, "insani" vurgusuyla sarıp sarmalayan, çağdaş dünya edebiyatının en önemli örneklerinden biri olan bu klasik roman, Ülker İnce çevirisiyle tekrar Türkçede. 

"İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır."
(Tanıtım Bülteninden)

 

Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel Garcia Marquez

Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel Garcia Marquez

Can Yayınları 464 sayfa

"Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın hısım akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha kısa bir sürede yazdım, ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü olağan şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım. Bu romanı dikkat ve keyifle okuyan, hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatmamıştım, kitabımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız."
(Tanıtım Bülteninden)


Candide - Voltaire

Candide - Voltaire

Alfa Yayıncılık - 170 sayfa

Alman filozofu Leibniz'in "Yaşadığımız dünya dünyaların en iyisidir" mantığına karşı çıkarak yazılan 1759 tarihli Candide, Voltaire'in en önemli yapıtlarından biridir. Candide adlı iyi niyetli bir genç Almanya'da yaşadığı şatodan kovulduktan sonra Avrupa, Afrika ve Asya'da büyük felaketlerin tam ortasına düşer. Depremler, engizisyon tehlikesi, frengi hastalığı, cinayetler arasında oradan oraya savrulur. Mümkün dünyaların en iyisinde yaşadığımızı söyleyen hocası Pangloss'un öğretilerini bu maceralarda hiç aklından çıkartmayacaktır, ama dünyanın halini, insanların kötülüğünü gördükçe de umutsuzluğa kapılmadan edemez. Almanya'da bir şatodan sefil bir hayata, düşler ülkesi Eldorado'dan İstanbul'a dek uzanan, iyimserliği alaya alan ve bu sırada hayatı, hayatın amacını sorgulayan bir yapıt.
(Tanıtım Bülteninden)
 

Karamazov Kardeşler - Fyodor Mihailoviç Dostoyevski

Karamazov Kardeşler - Fyodor Mihailoviç Dostoyevski

İletişim Yayıncılık 1002 sayfa

Tüm zamanların en başarılı romanları arasında sayılan Karamazov Kardeşler Dostoyevski'nin kaleme aldığı son büyük eseri ve başyapıtıdır. Bencil, paraya ve zevke düşkün Fyodor Pavloviç Karamazov'un esrarengiz ölümü, birbirinden çok farklı karakterlere sahip oğullarının hayatını geri dönüşü olmayacak bir şekilde değiştirmekle kalmayıp tüm Rusya'nın yakından takip ettiği bir davaya dönüşecektir.

Dostoyevski, Karamazov Kardeşler'de yazarlık yaşamı boyunca kafa yorduğu hemen bütün temaları işleyerek dev bir esere imza atmış, bu son eseriyle de çok büyük övgüler almış ve kitabın yayımından kısa bir süre sonra ününün doruğundayken hayata veda etmiştir. 

"...Karamazov Kardeşler yaklaşık dört yüz bin sözcükten oluşan bir destandır.."
-Edward Hallett Carr-

"Hayatta öğrenmek istediğiniz ne varsa hepsini Karamazov Kardeşler'de bulursunuz..."
-Kurt Vonnegut-

Ergin Altay çevirisi, Yazarın kitaba dair yazısı, Richard P. Blackmur önsöz ve sonsözleriyle, Yazar ve dönem kronolojisiyle.
(Tanıtım Bülteninden)

 

Sahilde Kafka - Haruki Murakami

Sahilde Kafka - Haruki Murakami

Doğan Kitap  656 sayfa

Kafka Tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir düzenek gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibipeşindedir Kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.

Sahilde Kafka, XXI. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık yaratan kült yazar Haruki Murakamiden, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü bir dünyanın kapılarını açan bir roman.

 

Mahşer - Stephen King

Mahşer - Stephen King

Altın Kitaplar 1216 sayfa

"Mahşer, macera, aşk, kehanet, alegori, fantezi ve realizm öğeleriyle harmanlanmış harika bir roman." The New York Times Book Review

Biyolojik denemeler yapılan bir kuruluştan kaçan biri, kısa süre sonra domino etkisiyle insanların yüzde doksan dokuzunu yok edecek mutasyona uğramış ölümcül bir grip mikrobunu yaymaya başlar. Hayatta kalmayı başaran korku ve şaşkınlık içindeki bir avuç insan kendilerini kurtaracak bir lider arayışı içine girer. Ve iki aday ortaya çıkar... Colorado'da bir halkevi kurmakta ısrar eden 108 yaşındaki hayırsever rahibe Abagail ve kötülükten başka bir şey düşünmeyen, kargaşadan mutlu olan şiddet yanlısı "kötü adam" Randall Flagg...

Yalnızca düşlerde var olabileceğini sandığımız karanlık bir hikâye...
 

Madde 22 - Joseph Heller 

Madde 22 - Joseph Heller

İthaki Yayınları - 618 sayfa

Madde 22 bugüne kadar okuduğunuz hiçbir romana benzemiyor. Kendine has bir mantığı, bambaşka karakterleri var. Joseph Heller’ın acı gerçekleri sipsivri bir alayla iğnelediği bu 20. yüzyıl klasiğini okurken savaşı, yaşamın acımasızlığını, iktidarın yeri geldiğinde nasıl bir canavara dönüştüğünü görüp kimi zaman korkacak kimi zaman kahkahalar atacaksınız.
2. Dünya Savaşı sırasında Amerikan ordusunda bombardıman pilotu olarak görev yapan Yossarian’ın öyküsü, çivisi çıkmış bir dünyanın küçücük bir modeli aslında. Okurken bugün dünyada yaşananlarla kitaptaki öykü arasındaki bağlantıyı kurup aslında ne kadar absürd, çılgın, ürkütücü ve kin dolu bir dünyada yaşadığınızı fark edeceksiniz. 
"Tek bir açmaz vardı, o da Madde 22. Bu madde, insanın gerçek ve yakın tehlike karşısında kendi güvenliği için endişelenmesinin zihnin rasyonel bir süreci olduğunu belirtiyordu. Orr deliydi ve uçuştan men edilebilirdi. Tek yapması gereken uçuştan men edilmesini talep etmekti; ve bunu yapar yapmaz, deli olmadığı anlaşılacaktı ve başka görevlerde uçması gerekecekti. Orr’un başka görevlerde uçması için deli olması gerekirdi, aklı başında olsa uçmazdı; ama aklı başındaysa uçmak zorundaydı. Uçarsa deli demekti ve uçmak zorunda değildi; ama uçmak istemiyorsa aklı başındaydı ve uçmak zorundaydı. Madde 22’deki bu şartın mutlak basitliği Yossarian’ı derinden etkiledi. Saygıyla ıslık çaldı."

 

Süper İyi Günler Ya Da Christopher Boone'un Sıradışı Hayatı - Mark Haddon

Mark Haddon

İş Bankası Kültür Yayınları 289 sayfa

İnsanlar kafamı karıştırıyor.

Bunun iki temel nedeni var.

İlk neden, insanların hiç kelime kullanmadan bir sürü şey söylemeleri. Siobham, tek kaşını kaldırmanın bir sürü anlama gelebileceğini söylüyor. Bu ifade "Seninle seks yapmak istiyorum." anlamına gelebilirmiş, ayrıca "Biraz önce söylediğim şeyin aptalca olduğunu düşünüyorum." demek de olabilirmiş.

Bu komik bir kitap olmayacak. Espri yapmasını bilmiyorum çünkü onları anlamıyorum.

Esrarengiz bir cinayet ve bu cinayeti aydınlatmaya çalışan, dünyanın en dikkatli dedektifi: Christopher John Francis Boone. 15 yaşındaki dedektifimiz, yaşadığı sokaktan öteye tek başına hiç gitmemiş ama astronot olmak istiyor, dünya üzerindeki bütün ülkeleri ve onların başkentlerini sayabiliyor bir de 7.507'ye kadar bütün asal sayıları...

İngiltere'de yayımlandığı günden itibaren satış rekorları kıran ve bugüne kadar 15 dile çevrilerek 32 ülkede okuyucuyla buluşan Süper İyi Günler sizin de favoriniz olacak.

Başından sonuna kadar sürükleyici bir tema çerçevesinde yazılmış olması nedeniyle benzerlerinden farklı olan bu kitabın otizm gibi anlaşılması çok zor ve ciddi bir sorunla karşı karşıya kalan ailelerin çocukların daha iyi anlamalarında büyük fayda sağlayacağına inanıyorum.

- Prof. Dr. Barış Korkmaz-

 

Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok - Erich Maria Remarque

Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok

Everest Yayınları 216 sayfa

Savaşın incittiği insanlara bir ses veren Erich Maria Remarque, bize hatırlattıklarıyla her zaman el üstünde tutulması gereken bir yazar. Savaşın dehşetini, beraberinde getirdiği yıkımı, insanoğlunu birbirine nasıl yabancılaştırdığını birinci ağızdan, çarpıcı bir şekilde dile getiren Remarque, savaşla ilgili bildiğimizi sandığımız gerçekleri sorgulamamızı sağlarken, edebiyatın ne kadar güçlü ve ölümsüz bir kaynak olabileceğini de bir kez daha kanıtlar.

Remarque'ın, I. Dünya Savaşı'ndaki bir grup askerin hikâyesini on dokuz yaşındaki bir çocuğun gözlerinden anlattığı Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, yayımlandığı günden bu yana, devamı niteliğinde olan Dönüş Yolu'yla birlikte tüm dünyada büyük ilgi görmeye devam etmekte. Canlı çarpışma sahnelerinin yanı sıra savaşın abesliğinin ve askerlerin ıssızlığının vurgulandığı cephe arkası bölümleriyle de okuru içine hapseden roman, Yaşar Kemal'in sözleriyle "bugün de taptaze, bugün de her okuyucusu tarafından yeniden yeniden yaratılarak uyarıyor, direnme gücü veriyor." 20. yüzyıl dünya edebiyatının bu önemli yapıtı, şimdi Everest Yayınları'nın dünya klasikleri dizisindeki yerini alıyor.

 

Uçurtma Avcısı -  Khaled Hosseini

Uçurtma Avcısı -  Khaled Hosseini

Everest Yayınları 375 sayfa

Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.

Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz.

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.

Uçurtma Avcısı'nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...

 

Yol - Cormac Mc Carthy

Yol - Cormac Mc Carthy

Kanat Kitap  224 sayfa

Bir babayla oğlunun yolculuğu. Kapkaranlık, renksiz, külrengi bir dünyada, artık gün ışımayan, ölü ağaçların yol açtığı yangınlarla aydınlanan bir dünyada, bir kış daha sağ kalamayacakları kuzeyden güneye doğru gitmeye çabalayan bir babayla oğul.

Belki bir nükleer savaş çıkmıştır, belki dünyaya bir meteor çarpmıştır, belki de küresel ısınma yeryüzünün sonunu getirmiştir. McCarthy bize ne olduğunu anlatmaz, başka pek çok şeyi anlatmadığı gibi... Ne çocuğun ne babasının adını öğreniriz roman boyunca, ne de gidecekleri yerin adını. Sanki adlar da, yaşayan her şey gibi ölmektedir.
Tek bildiğimiz, her ne olduysa çocuğun dünyaya gelişinden az önce olduğudur. Her şey olmuş bitmiş, bildiğimiz yeryüzü yok olmuştur. Yeryüzünde yaşayan pek az canlı kalmıştır. Hayatta kalanlar için uygarlığın kalıntılarını eşelemek ya da barbarlık dışında bir seçenek yoktur.
Hatırladığı eski dünyayı unutmaya çalışan ümitsiz baba ve içine doğduğu bu korkunç dünyada babasına yapışarak hayatta kalmaya uğraşan çocuk sanki iki farklı gezegenden gelmektedirler.
Yamyamlığın, barbarlığın, vahşetin kıyısında, her an tetikte, hep soğukta ve hep aç yürümek zorundadırlar. Güneyde, okyanus kıyısında onları neyin beklediğini de bilmeden. Romandaki tekinsiz havanın güçlenmesini sağlayan bütün bu belirsizliklerle karşıtlık içinde, Cormac McCarthy kısa, kesin ve net cümleler kullanıyor. Bu kadar korkunç, tahammül edilmesi zor, umutsuz bir dünyayı şiirli bir dille tasvir edebiliyor. Aynı şekilde baba ve oğulun iyimserliği, içinde çırpındıkları dünyanın acımasızlığı ve soğukluğuyla karşılaştırıldığında patolojik bir hale bürünüyor.

Al şunu, diye fısıldadı. Al şunu. Oğlan dehşete kapılmıştı. Kolunu ona doladı ve tuttu. Vücudu öyle sıska. Korkma, dedi. Eğer seni bulurlarsa yapacaksın. Anladın mı? Şişşt. Ağlamak yok. Beni duyuyor musun? Nasıl yapılacağını biliyorsun. Ağzına koyuyorsun ve yukarı doğrultuyorsun. Çabuk ve sert yap. Anladın mı? Kes ağlamayı. Anladın mı? Sanırım. Hayır. Anladın mı? Evet. Evet, anladım baba de. Evet, anladım baba. Adam başını eğip ona baktı. Gördüğü tek şey dehşetti. Silahı ondan aldı. Hayır, anlamadın, dedi. Ne yapacağımı bilmiyorum, baba. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sen nerede olacaksın? Tamam. Ne yapacağımı bilmiyorum. Şişşt. Ben buracıktayım. Seni bırakmayacağım. Söz veriyorsun. Evet, söz veriyorum. Koşacaktım. Onları uzaklaştırmaya çalışacaktım. Ama seni bırakamam. Baba? Şişşt. Yerde kal. Öyle korkuyorum ki. Şişşt.

Yatıp dinlediler. Yapabilir misin? Vakti gelince? Vakti gelince vakit kalmamış kalacak. Vakti şimdi. Tanrı’ya lanet et ve öl. Ya ateş almazsa? Almak zorunda. Ya ateş almazsa? O sevgili kafatasını bir taşla ezebilir misin? İçinde hiç bilmediğin böyle bir varlık mı mevcut? Olabilir mi? Kollarında tut onu. Öyle işte. Ruhun ayağı çabuktur. Onu kendine çek. Öp onu. Çabuk.

Keyifli okumalar...

24 Şubat 2016 Çarşamba
6633 Görüntülenme

Facebook Yorumları

Site İçi Arama
Anket Tümü
Kitap okumanıza en çok engel olan şey nedir?